20 MART ORAL SAĞLIK SEMPOZYUMU, İstanbul, Türkiye, 19 - 21 Mart 2021, ss.16-17, (Özet Bildiri)
AMAÇ:
Yassı hücreli karsinom (YHK), oral ve orofarengeal bölge kanserlerinin
çoğunluğunu oluşturur ve çok katlı yassı epitelin neoplazisidir. 40 yaş üstü
bireylerde daha sık görülür, çevre yapılara invaze olur, destrüksiyon ve
metastaz yapar. Etiyolojisinde çeşitli virüsler, kronik travma, kimyasal
maddeler, tütün ve alkol kullanımı gibi etkenler vardır. Özellikle dil kenarı,
ağız tabanı, alveol prosesler, bukkal mukoza, gingiva ve orofarenks bölgesinde
görülür. Prognozu erken teşhise, etyolojisine ve histolojik diferansiyasyonuna
bağlıdır.
Evrelemede sıklıkla TNM sınıflaması kullanılır. Tedavisi lezyona göre
farklılaşmakla birlikte güvenlik aralığı bırakılarak cerrahi eksizyon,
kemoterapi, radyoterapi ya da bunların kombinasyonu şeklindedir. Bu vaka
sunumunda orofarengeal YHK’nın kliniği, tedavisi ve diş hekimliğindeki önemi
hakkında bilgi vermek amaçlandı.
OLGU:
Sistemik olarak sağlıklı 55 yaşındaki erkek hasta, kliniğimize 3 aydan beri geçmeyen ağız yarası ve trismus şikayetiyle başvurdu. Anamnezinde sigara kullandığını, başvurduğu diş hekiminin antibiyotik reçete ettiğini, 3 ayda 15 kilo kaybettiğini, Covid-19 nedeniyle hastaneye gitmek istemediğini belirttti. İntraoral muayenede sağ bukkal mukoza ve retromolar bölgeyi kapsayan yer yer eritemli, yüzeyi ülsere, sert tabanlı, eksofitik bir lezyon görüldü. Ekstraoral muayenesinde sağ/sol submandibular ve servikal bölgede hareketsiz, ağrısız ve sert lenf nodları hissedildi. Panoramik incelemesinde mandibulada lezyon izlenmedi. KIBT kesit görüntülerinde farenks bölgesinde havayolunun daraldığı ve sola doğru deviye olduğu, sağ retromolar bölgede ise minimal kemik invazyonu olduğu görüldü. Hasta, orofarengeal YHK ön tanısıyla biyopsi alınması ve tedavisi için KBB'ye sevk edildi. Yapılan histopatolojik inceleme sonucunda lezyon 'iyi diferansiye YHK' olarak raporlandı. PET/BT görüntülerinde yapılan incelemede uzak metastaz olmadığı raporlandı. Tedavi olarak cerrahi eksizyon, kemoterapi ve radyoterapi planlanan hastanın gerekli tedavileri bitmiş ve nüks açısından takip edilmektedir.
SONUÇ:
Oral ve orofarengeal YHK’da mortalite ve
morbidite oranı teşhis geciktikçe artmaktadır. Oral ve orofarengeal bölgenin direkt görülebilir olması erken teşhis için
önemlidir ve bu açıdan diş hekimleri, ülsere dokularda daha bilinçli ve duyarlı davranmalıdır.