Kitle iletişim araçları ile bireyler tüketime özendirilerek tüketim kültürünün yaygınlaştığı tüketim toplumları oluşturulmuştur. Tüketim toplumları süregelen üretim sisteminin devamı için oldukça önemlidir. Dallas Smythe tarafından ortaya konan izleyici emtiası kavramının vurguladığı, reklam veren kuruluşların kitle iletişim araçlarında zaman geçiren kitleleri satın alması durumu da mevcut kapitalist sistemin devamına hizmet etmektedir. Bu çalışmada tüketim kültürü ve izleyici emtiası kavramları “They Live” filmi örneği ile irdelenmektedir. Film ilgili ekonomik düzene ve düzenin devamını sağlayan toplumsal gruplara eleştirel perspektifle bakmaktadır. Bu yönleri ile incelenen filmin çözümlenmesinde ideolojik ve yapısal film eleştirisi yöntemleri kullanılmıştır. Sonuç olarak filmin tüketim toplumu eleştirisi getirdiği ve kapitalist düzenin egemen ideolojisine karşı tutum sergilediği belirlenmiştir. Film yalnızca egemen güçlere eleştiri getirmekle kalmayıp aynı zamanda toplumsal düzen içerisindeki değişim direncine de vurgu yaparak değişime direnen bireyleri de eleştirmektedir. Merkezine egemen ideoloji eleştirisini alan filmin kendi ideolojisini ürettiği de söylenebilir.
Through mass communication channels, individuals have been encouraged towards consumption, thus cultivating the proliferation of a culture centered around consumption and resulting in the formation of consumer societies. These societies of consumption hold paramount importance in the continuity of the persisting production systems. The concept of the audience commodity, as proposed by Dallas Smythe, accentuates how advertisers purchase the attention of the audience spending time on mass communication platforms, serving the perpetuation of the capitalist system. In this study, the concepts of consumption culture and the audience commodity are scrutinized through the lens of the film "They Live". The film critically examines the relevant economic order and societal groups upholding its continuity. In this regard, both ideological and structural film criticism methods are employed for the analysis of the film. Consequently, the film is found to offer a critique of the consumer society and exhibit a stance against the dominant ideology of capitalism. The film not only scrutinizes prevailing powers but also addresses individuals resistant to societal change, thereby highlighting its criticism towards those opposing change within the societal framework. Furthermore, it can be argued that while centering its focus on critiquing the dominant ideology, the film itself constructs its own ideology.