Tevfik Fikret’in Halûk’un Defteri kitabında yer alan “Promete” şiiri, oğluHalûk’la Yunan mitolojisinin efsanevî kahramanı Prometheus arasındailişki kurduğu bir eserdir. Şiirde, oğlu Halûk’un hastalıklı görülen Osmanlıvatanının kurtuluşunu sağlayacak bir kahraman olarak anlatıldığı görülür.Hakikatte, Prometheus’un tanrılar tanrısı Zeus’la mücadeleye girerekinsanlığa armağan ettiği teknikle, batıda eğitim alıp ülkesini karanlıktankurtaracak Halûk’un hayatı arasında bir irtibat kurulamaz. Çünkü Prometheusateşle sembolleştirilen tekniği tanrılar katından alıp insanlığa armağanetmiş, insanlık tanrılara mahkûm olmadan iradesiyle karar alabilmiş,alet kullanarak medeniyeti kendisi şekillendirmiştir. Bu çalışmada, Yunanmitolojisinin iki büyük destan yazarı Hesiodos ve Aiskhylos’un metinlerinden,Halûk’un biyografisinden ve Tevfik Fikret’in şiirlerinden hareketle Prometeşiirinin hedefine ulaşıp ulaşmadığı tartışılacaktır. Şair, oğlunun anglo-saksonkültürüyle yetişmesini ve batının fen cephesini öğrenmesini istemiştir. Şiir buaçıdan Tevfik Fikret’in gelecekten beklediklerini sağlamıştır. Ancak Halûk’unvatanına dönüp karanlıklar içindeki ülkesini aydınlığa çıkaracağı bir hayaldenöteye geçememiştir.
“Promete” poem is located in Halûk’s Defteri of Tevfik Fikret. This poem establishes a relationship between Halûk and the legendary hero Prometheus of Greek mythology. For Tevfik Fikret, Halûk is a young man who will save the sickly Ottoman homeland. In fact, there is no relationship between Halûk and Prometheus. Because Prometheus struggled with the great god Zeus and gave the technique to the humanity. Thus humanity has shaped civilization. In this study, it will be discussed whether or not Promete poetry has reached its goal. For this, the texts of Hesiodos and Aiskhylos, two great epic poets of Greek mythology, the biography of Halûk and the poems of Tevfik Fikret will be examined. The poet aims to educate his son with anglo-saxon culture and learn modern sciences. In this respect, the poem fulfilled the expectations of Tevfik Fikret. However, this remained a dream because Halûk did not return to his homeland.