KUTBEDDIN IZNIKÎ’S MUQADDIME AND THE SEMANTIC CATEGORY OF THE VERB DÜRT- IN HISTORICAL TEXTS OF TURKISH


Creative Commons License

Tezci Çakır Ç., TAŞ İ.

Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, vol.8, no.1, pp.339-355, 2023 (Peer-Reviewed Journal) identifier

Abstract

As a term, ilmihâl means ‘a handbook containing concise information on faith, worship, daily life, ethics, the great prophets, and the life of the Prophet Muhammad’. The tradition of ilmihâl first emerged in the Ottomans in the 15th-16th centuries due to the need for concise information on basic religious issues in simple, plain language that the public could understand. This tradition first started with the translation of Arabic works into Turkish and the addition of missing points to the works. The first example of this genre in the Ottomans is considered to be Kutbeddin Iznikî’s Muqaddime, even though the word “ilmihâl” does not appear in its title. There are numerous copies of Iznikî's Muqaddime in both local and foreign libraries. The work consists of five chapters called “bāb” and an introduction. In the introduction, the author of the work, the reasons for its writing, its purpose and the subject matter are emphasized. In the first chapter, concepts such as faith, conditions of faith, heaven, and hell, good deeds, and sins are explained by citing the views of various sects. The second chapter deals with the subject of prayer. The third chapter is devoted to the provisions of zakat, eutharb, fitrah, tribute, sacrifice, burial, and charity. The fourth chapter is devoted to fasting and the fifth chapter to the provisions of hajj and umrah. The Muqaddime has also been the subject of philological studies since it was popular in its time and there are many copies of it. When these studies are analyzed, it can be said that the work was written in plain and understandable language. In addition, it is also seen that the text bears traces of spoken language in terms of both vocabulary and style. In terms of vocabulary, there are also words such as kehellik ėt- ‘to be lazy, to be lazy’ or ḳovalt- ‘to open the space between the abdomen and thighs while prostrating’, which we recognize from Turkish dialects but do not encounter in the texts of the period. The verb dürt-, which is the subject of this study, occurs three times in the same passage and means ‘(to apply scented objects such as sulfur)’. The verb dürt- (< türt-), which is frequently encountered in Old Turkic texts and whose original meaning is ‘(odor, scented substances, oil, etc.) rub’, exhibits different semantic distributions when Old Turkic (until the 11th century) and Middle Turkic (12th-15th century) texts are analyzed. The present study aims to determine the semantic categories of the verb by analyzing the passages in Old Turkic and Middle Turkic texts based on the passage in Kutbeddin İznikî’s Muqaddime and to examine the relations of these categories with the basic meaning.
Terim olarak ilmihâl, ‘inanç, ibadet, muamelat (günlük yaşayış), ahlak konuları, yer yer büyük peygamberler, ayrıca Hz. Muhammed’in hayatına dair özlü bilgileri içeren el kitabı’ anlamına gelir. İlmihâl geleneği ilk olarak halkın anlayacağı dilde, basit, sade anlatımlı, temel dinî konularda özlü bilgilere duyulan ihtiyaçtan dolayı 15.-16. yüzyıllarda Osmanlılarda ortaya çıkmıştır. Bu gelenek önce Arapça eserlerin Türkçeye tercümesi ve eksik görülen hususların eserlere eklenmesiyle başlamıştır. Bu türün Osmanlılardaki ilk örneği, adında “ilmihâl” sözcüğü geçmese de, Kutbeddin İznikî’nin Mukaddime’si kabul edilir. İznikî’nin Mukaddime’sinin yerli ve yabancı kütüphanelerde olmak üzere sayısız nüshası bulunmaktadır. Eser bâb adı verilen beş bölümden ve bir girişten oluşmaktadır. Giriş bölümünde eserin yazarı, yazılış nedenleri, amacı ve konusu üzerinde durulur. İlk bölümde iman, imanın şartları, cennet-cehennem, sevap-günah gibi kavramlar çeşitli mezheplerin görüşleri aktarılarak anlatılır. İkinci bölümde namaz konusu ele alınmıştır. Üçüncü bölüm zekât, öşür, fitre, haraç, kurban, gömü ve sadaka hükümlerine ayrılmıştır. dördüncü bölüm oruca, beşinci bölüm de hac ve umre hükümlerine ayrılmıştır. Mukaddime, kendi döneminde rağbet gördüğü ve pek çok nüshası bulunduğu için filolojik araştırmalara da konu edilmiştir. Bu çalışmalar incelendiğinde eserin, yer yer halkın anlayacağı dille ve sade bir anlatımla kaleme alındığı söylenebilir. Bunun yanında metnin gerek söz varlığı gerekse üslup olarak konuşma dilinden izler taşıdığı da görülmektedir. Söz varlığı açısından bakıldığında ise eserde, Türkiye Türkçesi ağızlarından tanıdığımız ancak dönem metinlerinde tesadüf etmediğimiz kehellik ėt- ‘üşenmek, tembellik etmek’ ya da seyrek olarak karşılaştığımız ḳovalt- ‘secdede iken karın ile uyluk arasını açmak’ gibi sözcüklere de rastlanmaktadır. Bu çalışmada konu ettiğimiz dürt- fiili ise metinde aynı pasajda üç kez geçmektedir ve ‘(kâfur vb. kokulu nesneler) sürmek’ anlamına gelmektedir. Eski Türkçe metinlerden itibaren sıklıkla karşılaştığımız ve özgün anlamı ‘(koku, kokulu maddeler, yağ vb.) sürmek’ olan dürt- (< türt-) fiili, Eski Türkçe (11. yüzyıla kadar) ve Orta Türkçe (12.-15. yüzyıl arası) metinleri tahlil edildiğinde farklı semantik dağılımlar sergilediği görülmektedir. İşte burada konu edilen çalışma, Kutbeddin İznikî’nin Mukaddime’sinde yer alan kesitten hareketle Eski Türkçe ve Orta Türkçe metinlerdeki pasajları irdeleyerek fiilin semantik kategorisini tespit etmeyi ve söz konusu kategorilerin temel anlamla olan ilişkilerini incelemeyi amaçlamaktadır.