Global cities are typically perceived as the outcomes of a series of
structural transformations experienced by the advanced capitalist
countries in North America and Western Europe in the 1970s. A radical
decrease in the share of industrial production vis-à-vis an increase in
advanced producer services in the sectorial composition of global cities
is one of the indicators of such restructuring. However, beyond the
North Atlantic Axis—and especially with regard to new global cities—the validity of this assumption is questionable. Consequently, this paper involves a case study of Istanbul on
the subject. This paper considers economic production and employment levels as well as spatial indicators
to explore the changes in the sectorial dynamics of Istanbul's economy following the 2000s. Furthermore,
it evaluates whether post-industrial transformation has taken place in the city. The first empirical section of
the paper argues that such post-industrial transformation has not taken place in Istanbul; it posits that rather,
globalization has spurred some changes in the manufacturing industry in terms of the scale of production
and spatial distribution within the city. It further discusses the local and global dynamics contributing to the
survival of industries in the city.
Küresel ekonominin ulus-devletlerin bölgesel sınırlarını aşarak
derinleşmesi, küresel kentler olarak adlandırılan bazı büyük şehirlerin bu
sistemin organizasyonunda önemli işlevler üstelenerek giderek daha fazla
önem kazanmasına neden olmaktadır. Bu kentlerin küresel ve bölgesel
işlevleri, ulus-ötesi bağlantıları ve geçirdikleri ekonomik, politik ve sosyal
dönüşümler üzerine inşa edilmiş geniş bir literatür bulunmaktadır. Bu
literatürdeki temel yaklaşımlardan bir tanesi küresel şehirlerin üretim
yapılarının sanayiden ileri hizmetler sektörüne doğru keskin bir geçiş
gösterdiğidir. Zaman içinde hem küresel kentler olarak tanımlanan
şehirlerin sayısındaki artışa hem de sanayisizleşme çalışmalarında önemli
gelişimler gerçekleşmiştir. Bu gelişmelere rağmen küresel kentlerin
sanayisizleşmiş şehirler olduğu tezinin yeteri kadar ampirik sorgulamaya
tabi tutulmadığı gözlemlenmektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışma
küresel kentlerin aynı zamanda post-endüstriyel bir karakter taşıdığı
tezini İstanbul örneği üzerinde sorgulamaktadır. Bu amaçla, makale
İstanbul’un bir küresel kent olarak ortaya çıktığı 2000’li yıllardan itibaren
şehrin ekonomik yapısındaki değişimleri ekonomik üretimin, istihdamın
ve mekânsal göstergeler yoluyla inceleyerek şehirde bir sanayisizleşme
sürecinin yaşanıp yaşanmadığını incelemektedir. Bulgular, literatürde
varsayılanın aksine, şehirde bu tarz bir dönüşüm yaşanmadığını,
ancak küreselleşmenin sanayi üretiminin niteliğinde ve kent içindeki
yerleşiminde birtakım değişikliklere yol açtığını göstermektedir. Bulgular
ayrıca sanayisizleşmenin temelde bir kısım yerel ve ulusal faktörlerden
kaynaklandığını, küreselleşmenin de bu sanayinin kentte kalmasına katkı
sağladığını göstermektedir