YEDİ: SANAT, TASARIM VE BİLİM DERGİSİ, sa.15, ss.77-90, 2016 (Hakemli Dergi)
M.Ö. 7000’lere kadar tarihlenen seramik kadın heykelcikleri, analığı, dişiliği, üremeyi, hayatın devamlılığını dolayısıyla
bereketi simgeleyen ana tanrıçalar olarak kabul edilmektedir. Medeniyetin başlangıcında ana tanrıçalıkla taçlandırılmış
kadın, günümüzde eşitliği, hakları, temsiliyeti, adaylığı, cinayetleri, tecavüzleri, cinselliği, seksiliği, hamileliği, kürtajı,
doğumu, politikaları, feminizmi, günü, emeği, güzelliği, bedeni, diyeti, modası, örtüsü ve mutlaka namusuyla tartışılmaya
devam edilen bir cinstir. Kadınlar üzerindeki toplumsal baskılar, geleneksel roller, ikinci sınıf hissettirme, erkek egemen
kültür, maruz bırakılan şiddet, iş ve ev hayatının zorlukları vb. kadının gerçekliğidir. Türkiye nüfusunun aşağı yukarı yarısını
oluşturan kadın cinsi için bu gerçeklik ortaktır. Kadınların tüm bu gerçeklikleri, farklı disiplinlerdeki sanat yapıcıları için
tarihin karanlık dönemlerindeki anatanrıça heykellerinden bugüne tercih edilmiş bir konudur. Bu metin, Türkiye’de kadın
olmak sorunsalını, bu konuyu ele almış Çağdaş Türk Seramik Sanatçılarının eserleri ile sınırlandırarak değerlendirmektedir.
Bu bağlamda konu, bu yaklaşım içindeki kadın seramik sanatçılarının eserlerine olan yansımaları üzerinden, eserlerin
teknik ve düşünsel boyutlarıyla irdelenerek aktarılmaya çalışılmıştır.