Silahlı Kolluk Kuvveti olarak tanımlayabileceğimiz jandarma, emniyeti ve asayişi korumak asli vazifesinin yanında dönemin şartlarına göre farklı görevler de üstlenmiştir. Örneğin savaş zamanlarında cepheye gönderilen jandarmanın bu işlevselliğini Birinci Dünya Savaşı’nda görmekteyiz. Savaştan sonra ise Mondros Mütarekesi gereğince iç güvenliği korumak için askeri birlik olarak yalnızca jandarma kalmıştır. Bu durumu Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkmasından sonra mücadele için halkı bir araya getirmek için değerlendirmiştir. Halkla içiçe olan jandarma, Milli Mücadele içinde lokomotif vazifesi görmüştür. İç güvenliği sağlamaya devam etmekle beraber Rum ve Ermeni eşkıyalarla da mücadele etmiştir. Mütarekenin 7. ve 24. Maddelerini bahane ederek işgal başlatabilecek olan düşman kuvvetlerinin eline koz verilmemesi için hadiselerin çıkmasını önlemekle de uğraşmıştır. İstanbul’un işgal edilmesinden sonra Ankara’ya geçmek isteyenlere yardım eden de, Anadolu’ya silah geçiren, cephaneyi cepheye gönderen de jandarma olmuştur. Bir yandan cephede düşmanla vuruşan jandarma, bir taraftan TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaları bastırmakla uğraşmıştır. Sınır güvenliğini sağlamanın yanı sıra asayişi korumak da onun görevi olmuştur. Milli Mücadelenin ardından başlayacak dönemde jandarma, inkılapların uygulanması, Lozan’dan kalan sınır sorunlarıyla uğraşılması, isyanların bastırılması görevlerini üstlenmiştir. Tüm bu çok yönlü görev sorumluluğu içinde jandarmanın 1919-1939 yılları arasındaki durumunu anlatmak amacıyla bu çalışma hazırlanmıştır. Makalenin hazırlanmasında arşiv vesikaları, Zabıt Cerideleri, hatıralar, süreli yayınlar ve tetkik eserlerden istifade edilmiştir.
The gendarmerie, which we can define as the Armed Law Enforcement Force, undertook different duties according to the conditions of the period, in addition to its primary duty to protect safety. For example, it was sent to the front during wartime. We see this functionality of the gendarmerie in the First World War. After the war, only the gendarmerie remained as a military unit in order to protect internal security in accordance with the Mondros Armistice. Mustafa Kemal Pasha evaluated this situation to bring the people together for the purpose of struggle after he came to Samsun. Gendarmerie, which is intertwined with the public, served as a locomotive in the National Struggle. It continued to provide internal security, but also fought with Greek and Armenian bandits. He also struggled to prevent incidents from occurring in order not to give trump cards to the occupation forces, who could initiate an invasion under the pretext of Articles 7 and 24 of the Armistice. It was the gendarme who helped those who wanted to move to Ankara after the occupation of Istanbul, passed arms to Anatolia and sent the ammunition to the front. On the one hand, the gendarmerie, who hit the enemy on the front, struggled to suppress the riots against the Turkish Grand National Assembly. In addition to providing border security, it was his duty to protect public order. In the period that will start after the National Struggle, the gendarmerie has undertaken the duties of the implementation of the reforms, dealing with the border problems left from Lausanne, and suppressing the revolts. This study has been prepared in order to explain the situation of the gendarmerie between 1919-1939 within the scope of all these multitasking responsibilities. Archive documents, parliamentary minutes, memories, periodicals and investigative works were used in the preparation of the article.